Ahmet Çuhadaroğlu, hepimiz için mutlaka örnek teşkil edecek bir yönü olan büyük vizyon sahibi bir aydındı.
ali lafçı
Yüksek Mimar
Ahmet Çuhadaroğlu
(1925 - 2013)
Ali Lafçı / eğitimci, araştırmacı - yazar
2013 yılında ani bir kalp krizi sonucu vefat eden Yüksek Mimar Ahmet Çuhadaroğlu anısına hazırlanan; tek kelime ile müthiş, kusursuz bir kitapla taçlandırılmış olması geceye çok ayrı bir anlam ve değer katmıştı.
Dürüst İzler… Ahmet Bey'i ifade eden çok doğru ve anlamlı bir sözcük olarak seçilmiş ve tüm salon buna göre dizayn edilmişti.
Daha salona girerken bu konsept sizi etkiliyor. Salonun girişinde sol tarafta oluşturulan galeride tavandan yere kadar uzanan Ahmet Bey'in çocukluğundan itibaren başarılarla dolu tüm hayatını; öğrencilik, askerlik, başından itibaren iş ve özel hayatını, kendi el yazısı ile günlüğüne kadar anlatan yazı ve fotoğraflar özenle sıralanmış, gerçekten etkileyiciydi.
Salonda seçkin bir davetli topluluğu olduğu ve sahnede müzik yapan grup kalitesi hemen dikkat çekiyordu. Davetlilerin oturma düzeninde değil de kokteyl düzeninde ayakta olmaları; açık büfe yemeklerini, tatlılarını yerken daha rahat ve daha çok sohbet muhabbet etmeleri sağlanmış olması da çok doğru bir tercihti.
Gecenin ev sahipleri Ahmet Bey'in oğulları Nejat Bey ve Murat Bey'lerin davetlilerle içtenlikle ilgilendiklerine ayrıca Sinem Hanım’ın ev sahipliğinin tüm gereklerini yerine getirdiğine şahit oldum.
Girişte davetliler için hazırlanan Ahmet Çuhadaroğlu anısına hazırlanan Dürüst İzler kitabından, Sinem Hanım ile birlikte 3 adet aldım. Nejat Bey'e imzalamasını rica ettim. Birisini Yakup Kadri Bozalioğlu, ikincisini de kendim için imzalattım… Diğer kitabı da yine Yakup Bey için Dürüst İzler kitabının editörlüğünü ve koordinatörlüğünü yapan Sinem Yılmaz'a imzalattıktan sonra saat 22.00 gibi salondan ayrıldım.
Gurur dolu duygular içindeydim sabırsızlıkla yolda takside kitabı incelemeye başladım… Özellikle daha önceden bilmediğim; iş hayatındaki başarıları ile gururum bir kat daha arttı.
Kitaba göz atarken Ahmet Bey'in de benim gibi İlkokulu Zara'da köyünde bitirip İstanbul'a geldiğini ve Vefa Lisesi orta kısmına kaydolduğunu görünce yılları farklı olsa da, aynı kaderi yaşamış olduğumuzu hayretle fark ettim; zira ben de İlkokulu Zara’da Tödürge köyünde bitirip; ağabeyim tarafından İstanbul’a getirilip 1966 yılında Vefa Lisesi orta kısmına başlamıştım.
Alüminyum ismi ile adeta özdeş bir isim olan Çuhadaroğlu'nu yıllar öncesinden ve 1980’li yıllarda Hürriyet Mahallesi’ndeki Çuhadaroğlu İlkokulu'nu da biliyordum. Bilemediğim Zara’lı Ahmet Çuhadaroğlu idi.
1992 yılında Zara Vakfı Başkanımız Naci Başçiftci'nin Ahmet Bey ile diyalog kurması sırasında ofisinde ki görüşmede yakından tanıma fırsatını buldum.
Zara'ya yüksekokul yapılması kararı ve yapımı, okulun açılması sürecinde Naci Bey ile çok yakındık; aktif olarak Zara Vakfı faaliyetlerinin içinde yer alıyordum. Hatta okulun açılışı ile ilgili afişlerin tümünü ben tasarlayıp hazırlatmıştım. Açılış için Zara'ya gitmiştik. Ancak, bir gün öncesi İstanbul'da bir trafik kazası sonucu yeğenimin çocuğunun vefatı üzerine zorunlu olarak İstanbul’a dönmüştüm.
Ahmet Çuhadaroğlu, Türkiye'nin en saygın sanayicileriden birisi olarak hayatında sayısız başarılar kazanmış ama özünü hep muhafaza etmiş çok önemli bir değerdir.
Çok tanınan, bilinen ve sevilen bir iş insanı ve aile babası olarak evlatlarının, eşinin ve tüm aile bireylerin haklı olarak gurur duyduğu bir baba olarak anılmayı fazlasıyla hakediyor.
Bu değerli insanı yıllar öncesinde okuma oranının çok düşük olduğu 1930'lu yıllarda ileriyi gören, köyden getirip okutan, yetiştiren bütün bu başarılarda payı olan ailesini de içtenlikle kutlamak gerekir.
Merhum Ahmet Bey, gerek aile çevresinde, gerekse iş çevresinde tanıyan herkesin sevip saydığı, çok dürüst, ahlâklı, çalışkan, inançlı ve ileri görüşlü bir beyefendi olarak tanımlanmayı, anılmayı hak etmiş bir insan.
Şahsım olarak; Osmanlı Arşivinden Çuhadaroğlu Aile Nüfus Kayıtlarını araştırıp hazırladığım iki sayfa yazıya Ahmet Bey anısına hazırlanan kitapta yer verilmiş olması, benim için büyük bahtiyarlıktır.
Buna vesile olan Yakup Kadri Bozalioğlu'na ve kurucusu olduğu Zara Kültür Araştırma Grubu'na teşekkürlerimi sunuyorum.
Bizler de Zara'lı hemşehrisi olarak elbette ki bu ülke için yurt içinde ve dışında büyük işler başarmış, özellikle İstanbul’da adına okullar yaptırmış, yine doğduğu ilçemizde, kendi adını taşıyan bir meslek yüksek okulu yaptırıp bağışlamak suretiyle eğitime, insana yatırıma büyük önem ve destek vermiş olan ileri görüşlü DÜRÜST İZLER bırakarak bu alemden göçmüş olan bu güzel insanla gurur duyuyoruz.
O hepimiz için mutlaka örnek teşkil edecek bir yönü olan büyük vizyon sahibi bir aydındı.
Hayatının her safhasında yaptıklarıyla her bakımdan iyi bir örnek insan olduğuna, inanmış olarak; kendisini rahmetle, şükranla anıyoruz.
Ruhu şad, mekânı cennet olsun. pazartesi, 13 ocak 2020 - istanbul